Biraz Merak Biraz Slot The Secrets of London

Hadi ama… kim çocukken dedektif olmak istemedi ki?

Hani şu Hercule Poirot’lar, Sherlock Holmes’lar, gece lambasında büyüyen çocukluk hayalleri var ya…
İşte ben de zamanında büyümüşüm, unuttum sanıyordum.
Ta ki karşıma Slotter’da “The Secrets of London” çıkana kadar.

Bak… başta dedim ki “hadi lan oradan, ne sırrı kaldı Londra’nın?”
Ama bir çevirdim oyunu…
O da ne?!
Sırlar, semboller, bir gölge, bir duman…
Sanki Tower Bridge’in altından Sherlock fırlayacak da bana şifreli mektup bırakacak.

Bavulsuz Yolculuk: Bir Tıkla Londra
Pasaport yok. Vize yok. Heathrow Havalimanı’nda sırada beklemek yok.
Ne var?
Slotter var.
İki tıkla oyunun içindesin. Londra sokaklarında dolanıyor gibisin.
Bak sana yeminle… Big Ben’in tik tak sesi bile geliyor kulağıma oynarken.
Oyun atmosferi dediğin böyle olur.
Bi’ görseller, bi’ tınılar, fonda o İngiliz sisli havası…
Yani evet, bu slot oyunu ama aynı zamanda küçük bir gezi gibi.

Üstelik cebinden para çıkmadan!

Çevir, Sır Perdesi Aralansın
The Secrets of London öyle çıtır çerez slot değil.
Derin. Gizemli.
Bi’ sembol geliyor, diyorsun “Hmm bu ne lan?”
Bi’ bakmışsın wild’mış, free spin’in yolu açılmış.
Her çeviride başka bi hikaye yazılıyor.
Yani burası baklavayla şenlik değil arkadaş, burası düpedüz macera.

Ha şöyle büyük vurayım, köşeyi döneyim kafasıyla girme.
Ama…
Tatlı tatlı akıyor para.
Azıcık sabır, azıcık da cesaret.

Slotter’la Sir Olmadan Sir Gibi Oyna
Bak samimi söylüyorum, bu oyun başka.
Klasik slot oyunlarındaki o gırtlak yırtan renkler, patlayan yıldızlar yok burada.
Burada şıklık var, zerafet var.
Hani sanki papyon takmışsın da Westminster’da çay içiyorsun.
İşte o tarz.

Ve bunu sana sağlayan yer belli: Slotter
Yoksa nerden bulacaksın bu kadar klas bir slotu?
Bi’ tıkla giriyorsun, açıyorsun, hoop…
Londra gecelerine dalmışsın bile.